loading

İslamda Astroloji

  • Home
  • Blog
  • İslamda Astroloji
30 Mart 2021

Hz.Adem (as) ve Hz.Muhammed (s.a.v) dahil, arada geçen birçok peygambere Allah, insanlara faydalı olmak ve doğru yolu göstermeleri emriyle farklı ilimler vermiştir.
Bu peygamberlerden astrolojiyle yakından ilgilendiğini bildiğimiz İdris (as)’dır. Kur’an-ı Kerim’de Meryem suresi 56-57. Ayetlerde de “Rasûlüm! Kitapta İdrîs’in kıssasını da anlat. Şüphesiz o özü sözü doğru bir peygamberdi. Biz, onu çok yüce bir mekâna yücelttik.” Diyerek onun makamını yücelten yüce yaratıcı ona Cebrail (a.s) aracılığıyla çok kıymetli olan Astroloji ve Astronomi ilmini öğretmiştir. Diğer adı Hermes olan İdris(as) 72 Lisanı ALLAH vergisi dil yeteneğini ile akıcı bir dil üslubu ile konuşuyordu. Yüce yaratıcı İdris Peygambere daha birçok ilim ve meslek öğretmiştir. Bunlardan birkaçı terzilik, marangozluk, dikiş-nakış, matematik, fen bilimleri gibi ilim ve meslekleri insanlığa da öğretmekle mükellef olmuştur. Fakat onun asıl ilmi yukarıda da bahsettiğimiz gibi astroloji ve astronomi ilmidir. Allah ona gökyüzü hareketlerini, yıldızların ilmini, ayların senelerin yıldızlara göre hesaplanmasını, ayın hareketleri ve dünya üzerindeki etkilerini hesaplama üzerine derin bir ilim öğretti. Bir insanın her şeyi, doğumundan ölümüne, yapacağı işlerden uğrayacağı kazalara, evliliğinden, doğacak çocuğuna kadar tüm bilgi yıldızlar ilmi olan astroloji de mevcut ve bu ilmi de Hz. İdris(as) biz insanlığa öğretmek ve uygulatmakla görevli oldu. Ancak bu ilim öyle bir ilimdir ki Allah bu ilmi öğrenmesine izin verdiği kişiler öğrenebilir ve uygulayarak hayatına yön verebilir. Hz. İdris(as) Astroloji ve Astronomi ilmini; aklıyla, zekasıyla, beyniyle, kalbi ve ruhuyla yapıyordu. Rabb’in ona verdiği tüm duyu organlarını kullanıyordu. Yine tüm duyu organlarını kullanarak yapacak olanlara öğretti bu ilmi.
İslam Dünya’sında Astroloji….
7. ile 14. yüzyıllar arası Batılıların iddia ettiği gibi karanlık çağ değildir aslında. Yeryüzünün tanıklık ettiği her renkten ve her toplumdan insanın birleştiği İslam Uygarlığının doruk noktasına ulaştığı dönemlerdir. Müslüman toplum, bilimi reddetmedi aksine kabul etti ve sahip çıktı. Hindistan ve İran’dan gelen eserlerin tercümeleriyle başlayan bilimsel faaliyetler Müslümanların katkılarıyla 12. Yüzyıla kadar çok üretkenlik yaşadı.
8.yy. da Bağdat’ta kurulmuş olan Beyt’ül Hikme okulu o dönemdeki yabancı astrologların eserlerinin çevirileri ve deneme yanılma yoluyla elde edilen tecrübelerle bu ilmin İslam camiasında geliştirilme dönemi olarak bilinir.
Batı’nın cahilliğinin aksine İslam camiasındaki bu gelişmelerin ana sebebi Kur’an-ı Kerim’in çeşitli astrolojik referanslarıyla teşvikleri olmuştur.
Örnek verecek olursak…
“Ve size, geceyle gündüzü, ayla güneşi hizmetinize verdi; yıldızlar da O’nun emrine boyun eğmişlerdir. Bunda aklını kullanan bir topluluk için önemli ibretler vardır.
Bu ayette de gördüğümüz üzere bir yıldız olan güneşten, ay ve tabi ki diğer yıldızlardan bunlara bakılarak yön bulunabileceğinden, aklını kullanan yani bu ilmi kullanabilen daha doğrusu Allah’ın(cc) nasip ettiği topluluklarda ibretler vardır diyerek bu derin manalı bir ayet için naçizane bir yorum yapılabilir. Derin anlamı ve içinde saklı hikmetler için Allah’u Alem diyebiliriz.
Müslümanların tıp, astronomi, matematik gibi alanlarda olduğu gibi sosyal yaşamda da gayet medeni bir hayat sürdüklerini biliyoruz. Hatta öyle ki bu alanlarda o dönemde Avrupa’dan çok daha ileri durumda olduklarını da biliyoruz. Bunu sağlarken de hayatlarında batıyı küçümseme gibi bir durum yapmadılar. Bağdat’ da her yerden, bilgili insanların toplandığı oturumlar gerçekleştirerek her toplumdan gelebilecek düşünür kitlesine önem verdiler. Tüm ilim ve bilim camiasından kendi ilimlerini geliştirecek olan bilgileri toplayarak büyüttüler. Özellikle Yunan filozoflarının eserlerini ve Hint kaynaklarından gelen eserleri dönüştürerek kullanmayı başardılar. “Dünya Astrolojisi” ile ilgili eserlerini de bunları kullanarak verdiler.
Arapların astrolojiye katkıları:
Araplar, Antik Yunan’dan miras aldıkları çok sayıda astrolojik noktaya daha fazlasını ekleyerek geliştirdiler. Bize de bu dönemden kalan en güzel bilgi Arap Noktalarıdiye bildiğimiz ve astroloji de vazgeçilmezimiz olan noktalardır. Onlara çalışmaları, araştırmaları ve tecrübeleri için teşekkür ederiz. Solar Return, Horary (Soru) astrolojisi gibi şu anda da aktif olarak kullanılan sistemleri o dönemde geliştirdiklerini biliyoruz.
Şimdi de Kur’an-ı Kerim’den bir ayet ile naçizane bir açıklama daha yapmaya çalışalım inşallah…
O, karanın ve denizin karanlıklarından yolunuzu bulmanız için size yıldızları var edip (yaratandır. Aklını ve vicdanını kullanıp gerçeği) Bilen bir topluluk için biz ayetleri birer birer (bölüm bölüm) anlatıp (yollarını aydınlattık).
O, öyle bir Allah’tır ki, bizi yıldızlar için değil, yıldızları bizim için, yani kara ve denizin karanlıklarını, bunlarla doğru yolu bulabilelim, bunların delaletiyle hedefimizi, yönümüzü ve kıblemizi, maddî ve manevî yolumuzu doğrultalım diye yapmıştır. Şu hâlde bunlar bizim üzerimizde hâkim ve idareci değil, menfaatlerimize hizmet eden birer hidayet ve rahmet alametleridir. Şüphe yok ki bilgi sahibi olanlar için bu âyetler açıklandı. Birinci olarak gökteki yıldızlar gibi çoklukla zikir ve beyan edilen bu âyetler herkese hidayet olmakla beraber öyle ilmî noktalardır ki bunlardan ilim ehli olanlar, bilmek şanında bulunanlar istifade ederler. İkinci olarak bunların toprakta ve denizde, yerde ve gökte, bitkilerde ve hayvanlarda, hava boşluğunda, astrolojide ve astronomide o kadar çok tafsilatı vardır ki, bunlardan faydalanmak da ilim ehli olanlara, ilmî kabiliyeti bulunanlara mahsustur. Bundan dolayı Müslümanlar, bu prensipler doğrultusunda Botanik, Zooloji, Aritmetik, Astronomi, Astroloji, Meteoroloji, Gökbilim ve Matematik ilimlerini öğrenmeye çalışmalıdırlar diyerek tavsiyede bulunabiliriz. Hasılı bu Kur’an âyetleri o kadar geniş bilimleri içerirler ki bunun açıklamasında ancak “De ki: Rabb’imin sözlerini yazmak için deniz mürekkep olsa, bir aynı da ona ilave edilse Rabb’imin sözleri bitmeden, denizler tükenirdi” (Kehf, 18/109) âyetinin hükmü geçerlidir.
Esma-ül Hüsna ile burçlar arasında da muazzam bir ilişki vardır. Birkaç örnekle bunları da söyleyelim ve burada yazımızı noktalayalım.
KOÇ: Cabbar, Kaviy, Aziz, Vahid
BOĞA: Hasib, Metiyn, Hafıd
İKİZLER : Semi, Muid, Fettah, Rauf
YENGEÇ: Batın, Şekür, Müheymin, Hafız
ASLAN : Hayy, Evvel, Baki, Selam
BAŞAK : Basir, Muhsi, Melik
TERAZİ: Musavvir, Vedud, Mümin, Vahhab
AKREP : Kahhar, Muntakim, Mumit, Muktedir
YAY: Alim, Kabız, Gafur, Tevvab, Gani
OĞLAK: Sabur, Metiyn, Mani, Kadir
KOVA: Vasi, Kuddüs, Hakim, Mürid
BALIK: Halim, Latif, Mucib, Batın

Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle. Yorum ve önerilerinizi bana iletirseniz bende kendimi geliştirerek size daha faydalı olabilirim.
Sevgilerimle…
MERVE ULUKAN

Posted in Genel Yazılarım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir